Reklamı
Kapat
Facebook
Profilim
Twitter    
Profilim
Bugün burdaki 52. kişisin ve bugün gösterilen 57. sayfaya bakıyorsun.

toplist Kişisel Web Siteleri
EMPATÄ°HAKKIDA

Emre SAZAK Kişisel Web Sitesi

EMPATİHAKKIDA

Empati Hakkında

Bir hastam pek çok kere psikiyatristlerle görüşmüş. Hiçbir psikiyatrist derdine çare olamıyormuş.
Sürekli sıkıntılar, vücudunda ciddi hastalıklar olduğuna dair evhamlar yaşıyormuş. Sonunda vücudunda olumsuz bir elektrik olduğuna karar vermiş.
“Benim vücuduma bir kontrol kalemi dokundursan elektriği görürsün” diyor.
Bir biyoenerji uzmanına gitmiş.
Biyoenerji uzmanı onun aşırı enerjisini bir şekilde almayı başarmış ve hasta o günden sonra uzun süre herhangi bir rahatsızlık duymamış.

Hasta bilimsel tıptan yararlanmak istemiş, ama yararlanamamış.
Daha sonra kurgusal – alternatif (mistik) tıptan medet ummuş ve ondan yararlanmış.

Geçenlerde eliyle şifa dağıtan başörtülü bir hanım ile bir psikolog aynı televizyon progr..... çıktı. Psikolog hanım mistik terapiye (el ile şifa dağıtmaya) inanmadığını söyleyince, başörtülü hanım sinirlenmiş ve psikolog hanıma tokat atmış.
İki kişinin birbirlerini anlamasının imkânsız olduğu, birbirlerini yok saydıkları durumlar, yoğun bir çatışma ile sonlanabiliyor.

Bir pratisyen hekim olarak çalışmaya başladığımda beni şaşırtan pek çok durumla karşılaştım. Bu durumlardan biri de şuydu:
Eğer bir hastada siğil çıkarsa doktor arkadaşlarımın hastaya yaklaşımı ilginç oluyordu. Bunun için tıbbi bir tedavinin olmadığını, anlattıktan sonra, hastaya, şifa dağıtan bir hocaya gidip siğili okutmasını öneriyorlardı.
Bu öneriyi yapan doktorların ise, hocanın şifa dağıttığına inanmadıklarını biliyordum. Hatta hastaya bu teklifi yaparken yüzlerinde müstehzi bir gülümseme yakalıyordum.
Doktor arkadaşlar fiziksel olarak hocanın bir şey yapmadığını biliyorlardı, bu anlamda hastadan farklı düşünüyorlardı, ama hastanın inancının ve hoca ile girdiği etkileşimin olumlu bir sonucu olduğunu ve hastanın bu ilişkiden iyileşerek çıktığını keşfetmişlerdi.

Daha sonraları empati konusunda okudukça ve düşündükçe bu doktor arkadaşlarımın çatışmalı bir durumu akıllıca çözdüklerini düşündüm.

Bir kongrede Psikiyatr Metin Özek’in sunumuna katılmıştım.
Metin Özek hoca geçmiş yıllarda, genç bir hekimken, mistik terapilere karşı sert bir tutumu olduğunu söylemişti.
Daha sonra ise mistik terapi yaklaşımlarına karşı toleransının daha fazla olduğunu anlatmıştı.

Bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi algılamayan bir insanı anlamak için, bizim o insan gibi düşünmeyi o insan gibi algılamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Mistik bir insanın klasik bilimsel disipline uygun bir şekilde düşünen bir insanı anlaması zordur.
Bilimsel disiplin içinde düşünen bir kişinin de mistik bir insanı anlaması zordur.
Ama daha gerçekçi düşünürsek, ne insanların pek çoğu ne tam olarak mistiktir ne de tam olarak bilimsel düşünceye inanır.

Yıllarca önce bir milletvekili kendi düşüncesine yakın bir partinin kongresine katılmıştı. Milletvekili yasaklanmadan önce o partinin bir üyesiydi. Yasaklanınca bir başka partiye geçmişti. Yeni partisinden milletvekili seçilmişti. Ama şimdi eski partisi de politik faaliyete başlamıştı. Kongre heyecanı ile milletvekili tekrar eski partisine döndüğünü açıkladı. Ama aradan bir veya iki gün geçti ve yaptığı açıklamanın yanlış olduğunu yine şu andaki partisinde kalacağını söyledi.

İçimizde bizi yoldan çıkaran bir “şeytan” vardır. Bu aslında en derinde baba ile (veya sistemle) çatışmamızı yansıtır. Erkek çocuğun bir birey olarak ortaya çıkması, baba ile kendini kıyaslamasına ve baba ile rekabet etmesine kesin olarak yol açar. Kız çocuğu ise babanın kurallarına (namus) uymak zorundadır. Uymazsa ciddi cezalarla karşılaşır.

Hıristiyanların istenmeyen kişileri aforoz etmesi, o kişilerin babalık sisteminin dışına atılmalarıdır. O kişilerin içindeki şeytan, kişinin yönetimini ele geçirmiştir.

Bizden farklı bir kişi ile empati yapmamızı engelleyen en önemli ruhsal yapının içimizdeki bu ‘şeytan’ olduğunu düşünüyorum.
İçimizdeki şeytan, bizim baba ile çatışma alanımızdır.
Herkesin baba ile çatışması özel bir form alır, çok karmaşık ve tanınmaz bir hale gelebilir.
Baba ile çatışma bazen çok açıktır.
Bazen de anlaşılması nerdeyse imkânsızdır.

Biz kendi içimizdeki bütünlüğü – sistemi korumaya çalışırken, “şeytanın” bu sistemi yıkmasını istemeyiz.
Bize benzemeyen bir insanı, farklı düşünen, farklı karakteri, düşüncesi, ideolojisi, algısı, kültürü olan birini gerçekten anlamak çok zordur.
Bizden olmayan, bizim sistemimizi tehdit eden birini, anlamaya çalışırken, her zaman bizim ikna olmamız ve içimizdeki şeytanın bizi karşımızdaki yabancı kişiye çevirme olasılığı vardır.

Korku filmlerindeki en etkileyici sahneler, dost kişilerin bir olay sonucu düşman kişilere dönüştüğü sahneler değil midir?

Ama içimizde babamızdan miras olarak alıp, kendimizin de bir sürü katkıyla geliştirdiği sisteme güvenimiz varsa, bir depremde yıkılıp gideceğini düşünmüyorsak, karşımızdaki insanı anlamamız çok daha kolay olacaktır.
Kendi sistemimize güvendiğimiz için “baştan çıkacağımıza” dair bir duygu bizi çok da fazla korkutmaz.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol